Mal Alım Sözleşmelerinde Ödeme İçin Yazılı Talep Şartı ve Hukuki Niteliği

1- Mal Alım Sözleşmelerinde Ödeme Şartı

Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu madde 5 hükmü gereğince idareler; uygulama birliğini sağlamak üzere mal veya hizmet alımları ile yapım işlerine ilişkin Tip Sözleşmeler kullanmaktadırlar. Mal alımına ilişkin tip sözleşmede: “İdare, Muayene ve Kabul Komisyonunca kabul raporu düzenlenmesinden itibaren Yüklenicinin yazılı talebi üzerine en geç gün içinde Yükleniciye veya vekiline ödemeyi yapacaktır.” hükmüne yer verilmiştir. İdareler ile yükleniciler arasında yapılan sözleşmelerde de bu hükmün neredeyse hiç değiştirilmeden korunduğu görünmektedir. Ne var ki yüklenici firma yetkilileri tarafından; kabul raporunun düzenlenmiş olması, faturanın düzenlenmiş olması ve idareye tebliğ edilmiş olması gerekçeleri ileri sürülerek ek bir yazılı talebin idareye iletilmediği durumlarla karşılaşılmaktadır. İdarenin ödemeleri geciktirmesi veya hiç yap(a)maması halinde açılacak davalarda / icra takiplerinde, söz konusu hüküm gerekçe gösterilerek idare tarafından “yazılı ödeme talebinde bulunulmadı / alacak henüz muaccel olmadı” şeklinde savunma yapıldığı bilinmektedir.

2- Alacağın Muacceliyeti ve Yazılı Talep Şartının İncelenmesi

Muacceliyet, bir alacağın dava konusu edilebilir / talep edilebilir olması anlamına gelir. Dava konusu edilen / edilecek alacak muaccel olmamışsa, davanın reddine karar verilecektir. Kural olarak her borç, taraflarca aksine bir sözleşme hükmü yoksa doğumu ile birlikte muaccel olur (TBK m. 90). O halde satış sözleşmeleri bakımından borcun doğum anının tespiti önem arz eder. Taraflar arasında aksine bir sözleşme yoksa satılan alıcının zilyetliğine girince satış bedeli muaccel olur (TBK m. 234/1).

Yukarıda bahsi geçen düzenlemeler ışığında, tip sözleşme hükmünün alacağın muacceliyetine ilişkin olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Şayet bahsi geçen tip sözleşme hükmü alacağın muacceliyetini engelliyorsa, yazılı talep şartı yerine getirilmeden açılacak davalarda muaccelliyet şartı yokluğundan davanın reddi yoluna gidilebilecektir. Yargıtay, söz konusu düzenlemenin muacceliyete ilişkin olmadığını, vadeye ilişkin olduğunu, yazılı talep yokluğu nedeniyle davanın reddedilemeyeceğini ifade etmektedir.

“Davalı taraf sözleşme gereğince yazılı talebin davacı tarafça gönderilen ihtarname ile gerçekleştiğini bu nedenle dava tarihi itibariyle alacağın muaccel olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taraflar arasında yapılan ihale ve sözleşmenin 12.2.2. maddesi dikkate alındığında idarenin muayene ve kabul komisyonunca kabul raporu düzenlenmesinden itibaren yüklenicinin yazılı talebi üzerine 270 gün, 90 gün ve 180 gün içerisinde davalı idare tarafından davacıya ödeme yapacağının belirlenmiş olması, davacı tarafça verilen ilaçlar için davalıya yapılan başvurunun 11/02/2014 tarihinde ulaşması davanın ise 03/04/2014 tarihinde açılması karşısında davanın açıldığı tarih itibariyle davacının davalıdan talep edebileceği muaccel alacağının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından gönderilen ihtarın tebliğiyle birlikte alacak muaccel hale gelmiş ise de; sözleşmenin 12.2.2. maddesi gereğince dava ve ödeme tarihleri itibariyle temerrüt oluşmadığından davacı tarafın faiz talebi yerinde değildir[1].”

3- Yazılı Talep Yoksa Temerrüt Faizi Talep Edilemez

“Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 12.2.2 maddesinin "İdare Muayene ve Kabul Komisyonunca kabul raporu düzenlemesinden itibaren yüklenicinin yazılı talebi üzerine en geç 360 gün içinde yükleniciye veya vekiline ödeme yapacaktır." düzenlemesinin yer aldığı, davacı şirket tarafından davalı üniversiteye, ödenmeyen 24/07/2013, 26/07/2013, 16/08/2013, 23/08/2013, tarihli faturalar bedellerinin ödenmesi için davalı idareye, 02/09/2013 tarihinde, 27/09/2013, 21/10/2013, 28/10/2013 tarihli faturaların bedellerinin ödenmesi için 18/11/2013 tarihinde, 06/11/2013, 29/11/2013, tarihli faturalar bedellerinin ödenmesi için 03/12/2013 tarihinde yazılı olarak başvurduğu, bu haliyle davacının davalı üniversiteye başvurusunun taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri göz önünde bulundurulduğunda her bir başvuru için başvuru tarihinden itibaren 360. günün dolmasıyla temerrüt şartının gerçekleştiğinin kabulü gerekir[2].”

“Davacının icra takibinden önce davalıya ihtar çekerek mütemerrit duruma düşürdüğü iddia ve ispat edilemediğine göre, davacı tarafından işlemiş faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. O halde mahkemece, açıklanan husus gözetilmek suretiyle yapılacak hesaba göre karar verilmesi gerekirken, işlemiş faiz talebini de içine alacak şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir[3].”

Sonuç Olarak

Uygulamada, idare ile mal alım sözleşmesi imzalayan yüklenicilerin söz konusu sözleşme nedeniyle faturalarını düzenleyip idareye göndermekle yetindiği, yazılı talepte bulunmadığı görülmektedir. Enflasyonu yüksek bir ülkede idarenin ödemeleri geciktirmesi halinde yüklenicinin zararı büyümektedir. Bu zararı en azından faiz talebi ile gidermek adına yazılı talebin gerekliliği ve önemi ortadadır. Yazılı talep yokluğu nedeniyle yerel mahkemelerce davaların reddedildiği, söz konusu sözleşme hükmünün muacceliyete ilişkin olduğu sıklıkla görülmektedir. Yargıtay, icra takibinden önce yazılı talep olmasa dahi, takip tarihi itibariyle alacağın talep edilebilir olduğunu[4], yazılı talep yokluğu nedeniyle sadece temerrüt faizi talep edilemeyeceğini ifade etmektedir.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 11.04.2023

 

 

 

[1] Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin, 08.05.2018 tarihli, 2016/22512 E. - 2018/5365 K. sayılı kararı.

[2] Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 16.05.2019 tarihli, 2017/6468 E. - 2019/6219 K. sayılı kararı.

[3] Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 15.02.2017 tarihli, 2015/17505 E. - 2017/1791 K. sayılı kararı.

[4] Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16.03.2022 tarihli, 2022/307 E. - 2022/2338 K. sayılı kararında: “…en geç icra takip tarihi itibariyle borç muaccel hale geleceğinden, davalı tarafın işleyen faizden de sorumlu tutulmuş olması, usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.”

Kadir Uyanık

Av. Kadir Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir. Çalışmalarını Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku alanında yoğunlaştırmıştır.