Ziynet Eşyaları Kime Takıldıysa Ona Aittir, Ziynet Eşyalarının İadesi Davası ve İspat Yükü

1- Hangi Eşyalar Ziynet Eşyası Sayılır?

Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır (Yılmaz, E.: Hukuk Sözlüğü, Ankara 2011, s. 1529) Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir (Sağıroğlu, M.Ş.: Ziynet Davaları, İstanbul 2013, s.3).

2- Ziynet Eşyaları Kime Aittir? Yargıtay Kararları Çelişkisi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.03.2020 tarihli, 2017/1040 E. ve2020/240 K. sayılı kararı:

“Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.02.2020 tarihli, 2017/1904 E.  ve 2020/190 K.

Ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.

3- Gram Altın, Çeyrek Altın, Yarım, Tam, Cumhuriyet Altınlarının Durumu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 04.03.2020 tarihi ile 20.02.2020 tarihi arasında yani sadece 12 gün arayla verdiği iki karar arasında kadınlar aleyhine dağlar kadar yol kat edilmiştir. HGK'nın 04.03.2020 tarihli kararında “kadına özgü ziynet eşyası” eklemesi ile tüm yargının ziynet eşyalarına yönelik bakış açısında kadın aleyhine değişikliğe sebebiyet verilmiştir. Nitekim 04.03.2020 tarihinden önce tüm yargı kararlarında, “tüm ziynet eşyaları kime takılırsa takılsın kadına aittir” bakış açısı hakimken, bu tarihten sonra sadece “kadına özgü olanlar” kadına ait sayılmış, diğer takıların kime takıldığına bakılması gerektiği görüşü baskın hale gelmiştir. Haliyle, kadına özgü sayılamayacak olan, çeyrek altın, gram altın, yarım altın gibi ziynet eşyaları artık kadına ait olmaktan çıkarılmış, erkeğe takılmış olanlar erkeğe, kadına takılmış olanlar kadına verilmiştir. Kime takıldığı ispatlanamıyorsa tarafların ortak / paylı mülkiyetine verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 24.09.2020 tarihli, 2020/944 E. Ve 2020/5388 K. Sayılı kararı)

4- Bilezik “Kadına Özgü Ziynet Eşyası” Sayılmaktadır

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki bilezik eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.

5- Kadın, Ziynet Eşyalarının Kendisinden Alındığını İspat Etmelidir

İspat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Olağan olan ve yargının kabul ettiği görüş; ziynet eşyalarının kadının himayesinde bulunmasıdır. Bunun aksini iddia eden kadın eş iddiasını ispatla mükelleftir. Ziynet eşyası davasında dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kadın eşte olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.06.2020 tarihli, 2017/1055 E.  ,  2020/367 K. Sayılı kararı )

6- Kadın, Ziynet Eşyalarının Kendisinden Alındığını Tanıkla İspatlayabilir

Yargılama sırasında dinlenilen tanık ifadeleri ele alındığında, Özel Daire kararında da belirtildiği üzere, davalı tanıkları olan davalının babası ... ve davalının kardeşi ...’ın ifadelerinden davacının düğünde takılan ziynet eşyalarının davalıya verildiğine ilişkin iddialarının doğrulandığı anlaşılmaktadır. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.06.2020 tarihli, 2017/1055 E.  ,  2020/367 K. Sayılı kararı )

7- Ziynet Eşyaları Ortak Harcamalara Harcanmış Olsa da Geri Verilmek Zorunda

Ziynet eşyalarının ortak konutun ihtiyaçları için, ev almak için ya da araba almak için veya bir hastalık nedeniyle “ziynet eşyasının sahibi olan kadının rızası ile” harcandığı iddia edilecek olur ise davalı taraf artık ispat yükünü üzerine almıştır. Hem bu altınların alındığını ikrar etmiş hem de alınan altınların belirtilen amaç için kullanıldığını hem de kadının rızasının “geri istememek üzere koşulsuz bağışlama” şeklinde olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Bu savunma genellikle “geri istememek üzere koşulsuz bağışlama” şeklinde verildiğinin ispatlanamaması nedeniyle davalının aleyhine sonuç doğurur.

“evlilik birliği içerisinde bozdurulan ziynetlerin iade edilmemek üzere erkek eşe verildiği vakıasının ispatı halinde, davalı erkek lehine hak çıkacağından, ziynetlerin kadına iade edilmemek üzere bozdurulduğunu kanıtlama yükü de erkek eşe aittir. Öteki deyişle, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkek eşe verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının da kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iade yükünden kurtulur.” ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.04.2017 tarihli, 2017/803 E.  ,  2017/715 K. Sayılı kararı )

8- Ziynet Eşyalarını Alıp Geri Verdiğini Beyan Eden Davalı Bunu İspatla Yükümlüdür

Davalı taraf, davayı tümüyle inkâr etmekle ve ziynet eşyalarına hiç dokunmadığı savunmasında bulunmakla ispat külfetini üzerine almamıştır. Ancak, davalının iddia edilen ziynet eşyasını almasına rağmen geri verdiğini veya hiç geri vermemek üzere aldığını iddia etmesi hâlinde ispat yükü ters çevrilir ve davalı iddiasını ispat külfeti altına girer. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.06.2020 tarihli, 2017/1055 E.  ,  2020/367 K. Sayılı kararı )

Sonuç

Her davada olduğu gibi, ziynet eşyalarının iadesi davalarında ispat yükünün önemi büyüktür. Ziynet eşyalarının kime ait olduğu meselesi bile hala birçok tartışmalara neden olmakta iken, hangi tarafın hangi iddiasını ispatlaması gerektiği meselesinin iyi anlaşılmasını daha değerli hale getirmektedir. Zira davalı tarafın yapacağı bir savunma hatası veya davacının bir beyanında ileri süreceği bir iddianın ispat yükünü terse çevirmesi mümkündür. Kural olarak ziynet eşyaları kadının koruması altındadır. Bu nedenle kadın, evi iradi olarak terk etmiş veya erkek evi terk etmişse, altınların kadında olduğu kabul edilmektedir. Davacı kadının altınların kendisinden zorla alındığını iddia etmesi ve bunu ispat etmesi gerekmektedir. Ziynet eşyalarının kadının elinden alındığı tanık delili ile ispatlanabilir. Bunun yanında davalı erkek tarafından altınların alındığı, bir şekilde kullanıldığı, borçların ödendiği ve benzeri savunmalar en sık yapılan savunmalardır. Bu savunmalar kadının ispat etmesi gereken “zorla elinden alındığı” meselesini “ikrar etmek” yani kabul etmek anlamına gelir ve bu andan itibaren artık davalı tarafın altınları geri verdiği ya da kadın tarafından bu ziynet eşyalarının “geri istenmemek üzere” verildiğinin ispatı gerekir.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya e-mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 26.12.2020

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.