1- Atanmış Mirasçının Vasiyetnamenin Açılması Davasında Veraset İlamı Talep Hakkı
Türk Medeni Kanunu’nun 598/2. hükmüne göre, vasiyetnamenin açılması davasında bir aylık itiraz süresi içerisinde itirazda bulunulmamış veya itirazda bulunulmuş ve fakat bu itiraz kesinleşmiş mahkeme kararı ile hükümden düşürülmüş ise atanmış mirasçıya veraset ilamı (mirasçılık belgesi) verilir. Yargıtay bu belge ile tapuda devir ve tescil işlemlerinin yapılabileceği gerekçesi ile atanmış mirasçıların “vasiyetnamenin tenfizi” davası açamayacağını, bu talebin hukuki yarardan yoksun olduğunu değerlendirmektedir.
2- Atanmış Mirasçının Vasiyetnamenin Tenfizi Davası Açamaması
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 22.06.2020 tarihli, 2019/5335 E. , 2020/3236 K.
“MK. m.600 (TMK 517) uyarınca; muayyen mal vasiyetinde, vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkı kazanır ve bu hak dava yoluyla talep edilebilir. Uygulamada bu dava vasiyetin tenfizi davası olarak anılmaktadır. Medeni Kanunun 600. maddesi, muayyen mal vasiyetini kapsayıp mirasçı atanmasını kapsamaz (Nitekim değişiklik öncesi medeni kanun 541 metninde "kendisine muayyen bir şey vasiyet edilen kimse" ifadesi kullanılmaktadır). Atanmış mirasçılarda ise miras, mirasbırakanın ölümü ile kazanılır (TMK. md.599/3).
Mirasçı atanan kişi, mirasbırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır. Bu durumda, miras bırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasına, dolayısıyla mahkeme hükmüne ihtiyaç yoktur.
Atanmış mirasçıya, buna ilişkin mirasçılık belgesi verilmesi (TMK. md.598/2) yeterli olup, bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda (resmi senet düzenlenmeksizin ) tescili mümkündür (Tapu Sicili Tüzüğü md.21/a). Bu durumda davacı; TMK md. 598/2 uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset ilamı alarak aynı sonuca ulaşabilecektir. Söz konusu yasal düzenlemeler dikkate alındığında; davacının ikinci talebi olan vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) talebinin dava konusu vasiyetnamenin içeriği itibariyle muayyen mal vasiyeti niteliğinde olmayıp mirasçı atanmasına ilişkin olduğu hususu göz önünde bulundurulduğunda davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekecektir.”
Sonuç Olarak
Vasiyetnamede yer alan ifadelere göre miras bırakanın karşılıksız kazandırmada bulunduğu kişinin veya kişilerin atanmış mirasçı mı yoksa vasiyet alacaklısı mı olduğunun değerlendirilmesi önemli bir meseledir. Vasiyetnamenin düzenleme şekli ve malvarlığı değerlerinin değerlendirilmesi ile karar verilmesi gereken bu noktada, yapılacak hukuki işlemleri değiştirecektir. Zira Yargıtay, atanmış mirasçıların “vasiyetnamenin tenfizi” davası açamayacağını, her zaman veraset ilamı alarak devir ve tescil işlemlerini yapma imkanına sahip olduklarını ifade etmektedir. Gerçekten de atanmış mirasçı külli haleftir. Tenfiz davası ancak kişisel alacak hakkı sahibi olan vasiyet alacaklısının açması gereken davadır.
Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 08.05.2021