Ayıplı Mal Satışı: Garanti Süresi Biten Ürünün Bozulması, Tamiri, İadesi ve Gizli Ayıplı Ürün
1- Garanti Süresi ve Teknolojik Ürünlerin Bozulması
Ne yazık ki Türk Lirasının yaşadığı değer kaybı, ülkemize gelen teknolojik ürünlerin büyük bölümünün ithal olması, kurda yaşanan artış gibi sebepler en basit teknolojik cihazların bile on bin lira gibi rakamlardan satışa sunulmasına sebep olmaktadır. Bu durum dolaylı olarak, tüketicileri üründen bekledikleri faydanın ve kullanım ömrünün artmasına yol açmaktadır. Bu beklentinin tam aksine, teknolojik ürünlerin birçoğu, garantisi süresinin dolmasının hemen ardından bozulmaktadır. Bu durumu yaşamayan tüketiciler şanslı sayılmalıdır. Netice olarak tüketicinin hiçbir kusuru olmadığı halde garanti süresi bittikten altı ay sonra bozulan bir cihazın onarımı / parça değişimi yahut yenisinin alınması için çeşitli büyüklüklere ulaşan rakamlar ödemek zorunda kalması hukuken kabul edilebilir bir durum değildir.
2- Garanti Süresi Dolduktan Sonra Bozulan Teknolojik Ürünün Gizli Ayıplı Sayılması ve Ödenen Paranın İadesi Hakkı
Garanti süresi dolduktan sonra kendiliğinden bozulan cihazın satın alınırken ödenen tutarını aynen talep etmek (faiz işletilemez) mümkün olduğu gibi, ücretsiz tamir edilmesini ve benzeri ile değiştirilmesi gibi talepler de ileri sürülebilir. Bu taleplerin kabul edilebilmesi için cihazın satım öncesinde gizli ayıplı olduğunun kabul edilmesi gerekir. Konuyla ilgili bir kararı incelemek faydalı olabilir:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2020 tarihli ve 2017/650 E. - 2020/301 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere bir teknolojik ürünün ömrü ON YILDIR. Garanti süresi bundan daha kısa süre olsa bile o üründen beklenen makul performans ve makul kullanım ömrü ürünün kalitesine, fiyatına ve niteliğine göre değişmekle beraber on yıl olarak kabul edilebilir.
İncelenen dava hakkında özet bilgilere yer vermek gerekirse;
i. Davacı taraf o dönem için en iyilerden biri sayılan bir televizyonu 01.06.2009 tarihinde 4.500,00 TL bedel ödeyerek satın almış, garanti süresi dolduktan yaklaşık bir yıl sonra 03.05.2012 tarihinde televizyonun ekran kartının bozulduğunu ifade ederek televizyonun iadesi ile bedelinin geri verilmesini talep etmiştir. Bu arada yetkili servis onarım için neredeyse bir televizyon parası kadar ücret talep etmiştir.
ii. Ankara 5. Tüketici Mahkemesinin 14.02.2013 tarihli ve 2012/813 E., 2013/172 K. sayılı kararı ile; dava konusu televizyonun anakartında meydana gelen arızanın üretimden kaynaklı olduğu, zamanla ve kullanıldıkça ortaya çıkan arızanın üründen beklenen faydanın sağlanmasına engel teşkil ettiği, davalının söz konusu gizli ayıp nedeniyle zamanaşımından faydalanamayacağı ve tüketicinin seçimlik haklarına karşı sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, ürünün davalıya iadesiyle satış bedeli 4.500TL’nin iade tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
iii. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarihli ve 2013/15574 E., 2013/27664 K. sayılı kararı ile; “…televizyonun tesliminden itibaren yaklaşık 3 yılın hitamında ve garanti süresi dolduktan sonra arızalanması ve ayıbın hile ile gizlendiği de ileri sürülüp ispatlanmamış olması karşısında davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir…” şeklindeki gerekçeyle hüküm bozulmuştur.
iv. Yerel Mahkeme Direnme Kararı’nda: “ürünün garanti süresi iki yıl olmakla birlikte kullanım ömrünün 10 yıl olduğu, oldukça pahalı bir bedelle markasına ve kalitesine olan güven nedeniyle satın alınan ve kullanım ömrü 10 yıl olan dava konusu ürünün davacının kullanım hatası olmaksızın kullanılamaz hâle geldiği, ürünün ana kartının arızalı olduğu anlaşıldığından dosyada mevcut bilirkişi raporu dosya içeriğine uygun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu” şeklindeki gerekçeyle direnme kararı verilmiştir.
v. Hukuk Genel Kurulu Kararında;
"...düzenlemeye göre ayıptan sorumluluk, ayıp sonradan ortaya çıkmış olsa dahi iki (tatil amaçlı taşınmazlarda beş) yıllık zamanaşımı süresiyle sınırlıdır. Kural bu olmakla birlikte maddenin son cümlesinde istisna öngörülmüş ve ağır kusur veya hile ile ayıbı tüketiciden gizleyen satıcının zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bir başka anlatımla; ayıplı mal hükümlerine göre satıcı ve onunla birlikte mesul olan kişilerin tüketicilerin seçimlik haklarından sorumluluğu, her alacak iddiasında olduğu gibi, zamanaşımına tabidir. TKHK’da bu süre yukarıda açıklandığı üzere iki yıl ise de kanun koyucu bu kısa süreli zamanaşımını öngörürken bir yandan da bazı durumlarda bu süreyle bağlı olmanın kanunun ruhuna aykırı mağduriyetler doğuracağını öngörerek ayıbın ağır kusur ve hile ile tüketiciden gizlenmesi hâline ilişkin istisnalar getirmiştir. Ağır kusur veya hile ile ayıbın gizlendiğini ispat yükü kuşkusuz tüketiciye aittir.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık irdelendiğinde; her tüketim malının belli bir kullanım ömrü olması tabii ise de günümüz teknolojik koşullarında üreticilerin piyasaya sürdükleri dayanıklı tüketim mallarının asli parçalarını oluştururken üründen beklenen mutat ömrü karşılayacak donanımı sunması gerekir. Tüketici bu haklı beklenti ve güvenle hareket eder. Aksi hâlde, yani garanti süresinin dolmasından sonra üretimdeki hata sebebiyle malın tümüyle işlevsiz hâle gelmesi riskini ve hiçbir kusuru olmamasına rağmen bundan doğan sorumluluğunun salt kendisi üzerinde kalacağını bilse tüketici bu malı satın almayacaktır. Somut olayda davacı tüketicinin, sözleşme tarihi koşullarına göre yüksek bir bedelle satın aldığı televizyondan beklentisinin, ileri teknolojiyle ve titizlikle üretilmiş, kaliteli ve sağlam bir elektronik cihaz almak olduğu açıktır. Ne var ki söz konusu cihaz garanti süresinin dolmasının akabinde arızalanmış ve bu arıza sebebiyle kullanılamaz hâle gelmiştir. Davacı, onarım talep ettiğinde garanti süresinin dolduğu belirtilerek neredeyse yeni bir televizyon alabileceği miktarda tamir ücreti istenmesi üzerine eldeki davayı açmak zorunda kaldığını ifade etmiştir. Yapılan yargılamada, televizyonun anakartında meydana gelen ve görüntü vermemesine sebep olan arızanın üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetinde olduğu, zamana bağlı olarak ortaya çıktığı ve kullanıcı hatasının bulunmadığı bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. Bir elektronik cihazın anakartının onun asli fonksiyonlarını yerine getirmesini sağladığı genel hayat tecrübesiyle de malûmdur. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde satın alınan maldaki üretimden kaynaklı ayıbın ağır kusurla tüketiciden gizlendiğinin kabulü gerekir. Bu hâlde üretici yanında satıcı da tüketicinin seçimlik haklarından sorumlu tutulmalıdır.
Sonuç Olarak
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca satıcının gizli ayıplı mal satışından sorumluluğu kural olarak iki yıl ise de gizli ayıp satış esnasında tüketiciden gizlenmiş ve zamanaşımı süresi geçtikten sonra ortaya çıkmışsa, bunun sorumluluğu tüketiciye yüklenmemelidir. Zira tüketicinin bu ürünü en azından belli bir süre kullanmak amacıyla aldığı açıktır. Ürünün satışı esnasında gizli ayıplı olduğunun tüketici tarafından ispatlanması çoğu kez imkansıza yakın ise de bazı arızaların bilirkişi tarafından yapılacak inceleme ile satış öncesinde üründe var olduğu kabul edilebilecektir. Bu durumda tüketicinin seçimlik haklarından birini kullanabilir. Bunlar i. Satılanı iade ederek parasını geri isteme, ii. satış bedelinden indirim isteme, iii. satılanın ücretsiz onarımı isteme, iv. İmkan varsa ürünün misli ile değişimini isteme şeklindedir.
Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 21.10.2021