Vasiyet Alacaklısının Muris Muvazaasına Dayalı Tapu İptal Tescil Davası Açmakta Hukuki Yararı Vardır

1- Vasiyet Alacaklısının Dönme Niteliğindeki Tasarrufu İptal Ettirme Hakkı

Vasiyetname ile belirli bir malın mirasçılarından birine veya üçüncü bir kişiye devredilmesini vasiyet eden; bu tasarrufundan (vasiyetnamesinden) sağlararası işlem ile dönebilir. Vasiyet alacaklısı kural olarak dönmenin geçersiz olduğunu ya da kendisi için sonuç doğurmayacağını iddia edemez. Fakat vasiyet alacaklısı, vasiyetname ile kendisine bırakılan belirli bir malın, murisin sağlığında muvazaalı olarak kendisinden ya da diğer mirasçılardan mal kaçırmak maksadıyla devredildiğini, asıl iradenin dönme iradesi değil, mal kaçırma iradesi olduğunu ispat ederek, bu tasarrufun iptali ile terekeye dönüşünü ve ardından kendisine devrini sağlayabilir.

2- Vasiyet Alacaklısının Muvazaalı Dönme İddiasını İspatı ve Tapunun İptali ile Miras Bırakan Adına Tescili

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 28.05.2013 tarihli, 2013/7594 E.  ,  2013/8560 K.

Davada, muvazaalı olarak davalıya devredilen tapu kaydının iptali ile düzenleme şeklinde noterde düzenlenen vasiyetname gereğince davacılar adına (vasiyet alacaklıları) tescili talep edilmektedir. (Yerel mahkemece dava kabul edilerek vasiyet alacaklıları adına tesciline karar verilmiştir.)

Kendisine muayyen mal vasiyet edilen kişiler vasiyet edenin külli halefi olmayıp, cüz-i halefidir. Miras açıldığı zaman vasiyet edilen mal kendiliğinden vasiyet alacaklılarına geçmez. TMK'nun 600.maddesi gereğince vasiyeti ifa ile yükümlü olan mirasçılara karşı vasiyetin yerine getirilmesine yönelik dava hakkı vardır.

Vasiyetnamenin tenfizi ve buna bağlı olarak tapu iptal – tescil davasının görülebilmesi için, vasiyetnamenin açılıp okunduğu, itiraza uğramadığı veya itiraz edilmişse (vasiyetnamenin iptali veya tenkisi yönünden) itirazların reddedilerek kesinleşmesi gerekir.

TMK.nun 517.maddesine göre, miras bırakan bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunabilir. Vasiyet alacaklısı kişisel (şahsi) talep hakkına sahiptir. TMK.nun 600/1.maddesi gereğince, vasiyet alacaklısı, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona; yoksa yasal veya atanmış mirasçılarına karşı yöneltilmesi gerekir.

Diğer yandan; vasiyetname, ölüme bağlı bir tasarruf olup, ölüm halinde hukuki sonuç doğurur.

TMK.nun 542.maddesinde; mirasbırakan, vasiyetname için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle, yeni bir vasiyetname yaparak önceki vasiyetnameden her zaman dönebilir. 543.maddesinde ise, mirasbırakan yok etmek suretiyle de vasiyetnameden dönebilir. Aynı kanunun 544/1.maddesinde, mirasbırakan, önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir vasiyetname yaparsa kuşkuya yer bırakmayacak surette önceki vasiyetnameyi tamamlamadıkça sonraki vasiyetname onun yerini alır. 2.fıkrada, "belirli mal bırakma vasiyetinde vasiyetnamede aksi belirtilmedikçe mirasbırakanın sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufta bulunmasıyla ortadan kalkar” hükümleri yer almaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.11.2002 gün, 2002/2-874 E. -893 K. sayılı ve 19.09.2011 tarih, 2012/3-235 E. -600 K. sayılı ilamlarında da bahsedildiği gibi vasiyetten dönmenin gerçekleşmesi için sağlararası kazandırmanın geçerli bir satışa dayanması gerektiği belirtilmiştir.

Somut olayda, muris...... 16.06.1986 tarihli vasiyetname ile 123 parseldeki payını davacılar ile davalının eşi ...'a 1/6'şar olarak muayyen mal vasiyeti ile temliki tasarrufta bulunmuş, daha sonra aynı taşınmazı dava dışı ...'a verdiği vekaletname ile davalı ...'e 11.01.2008 tarihinde satış yoluyla temlik etmiştir.

Mirasbırakan, vasiyette bulunduktan sonra, vasiyeti ile bağdaşmayacak nitelikte olmak üzere ve ölüme bağlı olmayan bir tasarrufla, vasiyete konu şey üzerinde bir tasarrufta bulunursa, bu davranış ilk vasiyetten rücu anlamını taşır.

TMK.nun 544.maddesi gereği, sağlararası kazandırma ile vasiyet konusu malın, vasiyetnamede yazılı kişilere değil, başkasına satılması vasiyetten dönme olarak değerlendirilmektedir.

Vasiyetten dönmenin gerçekleşmesi için sağlararası kazandırmanın geçerli bir satışa dayanması gerekir.

Davacılar, dava konusu taşınmazın muvazaalı işlem ile davalıya devredildiğini iddia etmiştir.

TBK'nun 19.maddesi (BK'nun 18.maddesi) gereğince muvazaa, tarafların 3.kişileri aldatmak amacıyla ve fakat gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmeyen bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır. Muris muvazaası ise, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmayı hedefleyen mirasbırakanın gerçek amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği taşınmazını tapuda yaptığı sözleşmede iradesini satış doğrultusunda açıklamak suretiyle devrini gerçekleştirmesidir.

Muvazaa ispat edildiği takdirde sonradan yapılan sözleşme mutlak butlan ile batıl olacağından hiç bir hüküm ve sonuç doğurmayacaktır.

Bu durumda, lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan davacıların vasiyetnameden kaynaklanan kişisel hakka dayanarak vasiyetçinin sonradan yaptığı satışın muvazaa nedeniyle iptalini istemekte hukuki yararları vardır(Yargıtay 2.H.D. 21.11.2001 958-1035).

Dosya kapsamından, davalının taşınmazı tapuda satın aldığı tarihte öğrenci olduğu, geliri bulunmadığı gibi eşinin de çalışmadığı tanık beyanları ile sabit olduğuna göre, mahkemece; muris muvazaası nedeniyle tapu kaydının iptali ile "vasiyetçi(miras bırakan)"...... adına tesciline karar verilmesi gerekir.

Bundan sonra, lehine muayyen mal vasiyetinde bulunan kişilerin (davacıların), vasiyetnameden doğan kişisel haklarını usulüne göre "16.06.1986 tarihli vasiyetnamenin okunması" dosyası ile vasiyetnamenin okunup, itiraza uğramadığı veya itiraz edilmişse (vasiyetnamenin iptali veya tenkisi yönünden) itirazları reddedilerek kesinleştikten sonra TMK'nun 600.maddesi gereğince vasiyetçinin "yasal mirasçıları"na karşı taraf teşkili sağlanarak ileri sürme hakkına kavuşmuş olacaklardır.

Bu durumda, mahkemece; muris muvazaasına dayalı olarak tapu kaydının iptali ile vasiyetçi adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç Olarak

Miras bırakanın dönme iradesi olarak değerlendirilebilecek ve vasiyetname ile bağdaşmayacak tasarrufları varsa; bu tasarruflar vasiyet alacaklısını bağlayacak ve artık vasiyet alacaklısının mirasçılardan talepte bulunma hakkı ortadan kalkacaktır. Vasiyet alacaklısı bu tasarrufun dönme iradesi ile değil muvazaalı olarak mal kaçırma iradesi ile yapıldığını ortaya koyabilir ise tasarrufun iptali ile bu taşınmazın terekeye dönüşünü sağlamak amacıyla tapu iptal ve tescil davası açabilir. Zira bu davanın ardından mirasçılardan istihkak talebinde bulunma imkanına kavuşacaktır. Fakat burada vasiyet alacaklısının doğrudan kendisine tescilini istemesinin mümkün olmadığı ifade edilmelidir. Çünkü o atanmış mirasçı gibi külli halef değil, sadece talep hakkına sahip cüzi haleftir. Öncelikle murisin adına tescilini sağlamalı, ardından mirasçılardan talepte bulunmalıdır.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 31.05.2021

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.