Web Sitesinde Yanıltıcı Beyanlara Yer Veren Rakip Firmalara Karşı Dava Hakkı

1- Rakip Firmaların Yanıltıcı Beyanları ve Haksız Rekabet

İnternet ortamında iddia edilen ticari başarılar veya web sitesinde ya da diğer sosyal mecralarda yer verilen hileli / yanıltıcı beyanlar, sahipleri tarafından rekabette haksız bir avantaj elde etmek ve müşteriler üzerinde pozitif bir etki bırakmak amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır. Aslında öyle olmadığı ürünlerinin Almanya’da üretildiği, öyle olmadığı halde ISO belgelerinin bulunduğu, öyle olmadığı halde ilgili odalara kayıtlı şekilde ya da ilgili Kurum’dan izin alınmış şekilde ticari faaliyet yürütüldüğü ifade edilmektedir. Bu ifadelere yer veren firmalar çoğu kez doğruyu ifade etmektedir. Fakat kimi kötüniyetli kişiler, rekabet ortamında öne çıkmak amacıyla çeşitli hileli söz ve davranışlar sergilemektedir. Bu davranışların hukuki bir yaptırımı elbette mevcuttur. Bu yazımızda bu davranışların yaptırımı ve dava hakkına sahip olan kişiler incelenecektir.

2- Haksız Rekabet Teşkil Eden Yanıltıcı Beyanlara Karşı Dava Hakkı

Uygulamada sıklıkla ifade edilen genel kanaat ve bilginin tam aksine, haksız rekabet eylemleri illa bir tacirden bir diğer tacire yönelmek zorunda değildir. Ticari bir faaliyet esnasında yürütülen ve haksız rekabet eylemleri arasında sayılan davranışlardan bir veya birkaçı kapsamında değerlendirilebilecek her türlü davranış, somut bir ticari faaliyete yönelik olmasa dahi haksız rekabet teşkil eder. Nitekim Yargıtay da güncel bir kararında bu durumu şöyle açıklamıştır: “…6102 sayılı TTK’nın 54.maddesinde yer alan … düzenleme dikkate alındığında, haksız rekabet eylemlerinin belirli tacirler arasında, yani bir tacirden diğer bir somut tacire yönelik olması şart olmayıp, tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ticari ilişkileri etkileyen ve tek bir tacire yönelik değil, piyasadaki diğer bütün tacirlere yönelik, genel nitelikteki aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı eylemler de haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir.”

Görüldüğü üzere haksız rekabet eyleminden söz edilebilmesi için eylemin doğrudan bir tacire yönelik olması gerekmez. Piyasadaki diğer bütün tacirlere yönelen her türlü davranış haksız rekabet teşkil edebilir. Nitekim TTK’nın 55 inci maddesinin 1/a-2 bendinde de düzenlendiği üzere gerçek veya yanıltıcı beyanlar ile kendi işletmesini öne çıkarmayı hedefleyen davranışların haksız rekabet teşkil ettiği düzenlenmiştir: “2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek”

Örneğin aslında öyle olmadığı Türkiye’de o ürünü ilk ve tek olarak tanıtan tacir açıkça haksız rekabet sergilemektedir[1]. Yine bahsi geçen firmanın Tükiye yetkilisi / yetkili satıcısı olmadığı halde böyle beyanda bulunan tacir haksız rekabet sergilemektedir[2]. Detaylı bilgi için tıklayınız. Sattığı ürün o kalitede olmadığı halde o kalitedeymiş gibi ilgili kalite ölçütlerini gösterir numaralı / simgeleri ürün üzerine koyan tacir tüm tacirlere karşı haksız rekabet sergilemektedir[3]. Detaylı bilgi için tıklayınız. Yine 50 yıldan beri ticari faaliyet yürütüldüğü biçiminde bir simgeye / ifadeye yer veren firma, aslında bahsi geçen süredir ticari faaliyet yürütmüyorsa diğer tüm tacirlere karşı haksız rekabette bulunuyordur[4]. Detaylı bilgi için tıklayınız. Aslında o ihaleyi kendisi almadığı kendisi almış gibi, o işi kendisi yapmamasına rağmen kendisi yapmış gibi ilanlar ile yanıltıcı beyanlarda bulunanlar da tüm rakiplerine karşı haksız rekabette bulunuyordur[5].

Söz konusu eylemler nedeniyle alelade herhangi bir tacirin dava hakkının bulunmadığı, yanıltıcı beyan içeriğinde kullanılan odanın, Kurum’un ya da işletmenin dava hakkının olabileceği fikri savunulabilir ise de Yargıtay’ın konuyla ilgili güncel görüşü aksi yöndedir. Yargıtay, yanıltıcı söz ve açıklamalar nedeniyle “piyasa bulunan ve AYNI İŞİ yapan bütün tacirlerin” dava hakkının bulunduğu görüşündedir.

“…Somut olayda, davalının gerçekte, “Tiego, Eve ve Umicore” gibi firmaların Türkiye temsilcisi olmadığı halde, kendisine ait internet sitesinde gerçeğe aykırı olarak bu yönde beyanda bulunması, piyasada bulunan ve aynı işi yapan bütün tacirlere yönelik genel nitelikte bir haksız rekabet eylemi olup, TTK’nın 56.maddesi uyarınca, ticari piyasada rakip durumundaki bütün tacirlerin davalının haksız rekabet eyleminin tespit ve men’i ile haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılması ile şartları varsa tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Davalının yargılama sırasında anılan beyanları internet sitesinden çıkartmış olması, sadece haksız rekabet sonucu ortaya çıkan durumun ortadan kaldırılması yönünden davayı kısmen konusuz bırakmış olup, davacının dava tarihi itibariyle var olan haksız rekabetin tespiti ile davalının gelecekte benzer davranışlar sergilemekten men edilmesini isteme ve tazminat talepleri yönünden davanın konusu davacının hukuki yararı devam etmektedir. Davalının eyleminin tek bir somut taciri hedef almamış ve doğrudan onun üzerinde etki ve sonuç doğurmamış olması sadece tazminat verilip verilmemesi veya tazminatın miktarıyla ilgili bir husus olup, mahkemece haksız rekabetin varlığı tespit edildiği halde, hatalı gerekçeyle, davacının tüm istemleri yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir[6].”

Sonuç Olarak

İnternet ortamında söylenen sözlerin ya da açıklanan özelliklerin sonuçlarının olmayacağı ya da hukuken yaptırımından uzak kalacağı düşüncesi ile hareket etmek, ticari faaliyetleri buna göre gerçek dışı beyanlar ile yürütmek sık karşılaşılan bir uygulamadır. Bu tarz beyanlar nedeniyle dava hakkının bireysel – tekil firmalarda olmayacağı, ancak ilgili odanın ya da ilgili beyanda adı geçen mağdurların / ilgili sayılabilecek kimselerin dava hakkının olabileceği sık düşünülen hatalı bir fikirdir. Yargıtay uygulamasına göre “aynı piyasada faaliyet gösteren” tüm tacirler, bu tür yanıltıcı beyanlar nedeniyle haksız rekabet ile karşı karşıya kalmaktadır ve hepsinin bu davaları açmakta hukuki yararı vardır.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 15.03.2023

 

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin   21.10.2019 tarihli, 2018/5178 E. - 2019/6544 K. sayılı kararı.

[2] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.10.2020 tarihli, 2019/4607 E.  - 2020/4111 K. sayılı kararı.

[3] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin   03.12.2019 tarihli, 2018/2964 E. - 2019/7755 K. sayılı kararı.

[4] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarihli, 2015/1519 E. - 2015/7130 K. sayılı kararı.

[5] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11.06.2014 tarihli, 2014/4049 E. - 2014/11107 K. sayılı kararı.

[6] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.10.2020 tarihli, 2019/4607 E.  - 2020/4111 K. sayılı kararı.

 

Kadir Uyanık

Av. Kadir Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir. Çalışmalarını Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku alanında yoğunlaştırmıştır.