Ticari Satım Sözleşmelerinde Satıcının Ağır Kusuru ve Ayıp İhbarı Eksikliği

ÖZETİ

Satım sözleşmesi konusu malın sıfır olduğu iradesiyle hareket edilmesi ve alıcı tarafından daha önce kullanılmamış bir ürün alındığı düşüncesiyle sözleşme imzalanması karşısında, satıcının sıfır olmayan ürün teslimi gerçekleştirmesi “ağır kusur” niteliğindedir. Satıcının ağır kusurlu olması halinde ayıp bildiriminin süresinde yapılmadığı savunması ileri sürülemeyeceği gibi bu savunma satıcının sorumluluğunu da kaldırmayacaktır. 

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02.12.2021 tarihli, 2020/5227 E. - 2021/6769 K. sayılı kararı

Davacı vekili, müvekkilinin davalı firmadan İMA Marka Novimat Compact I 12 model kenar bantlama makinasının alımı hususunda anlaştığını, taraflar arasında 08.03.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, davacının edimlerini yerine getirdiğini, sözleşme uyarınca makinanın sıfır olarak getirilmesinin karara bağlandığını, zira sözleşmenin 5. maddesinde makinenin davalının Türkiye gümrüklerinde olduğunun belirtildiğini, davalı firma tarafından 02/04/2017 tarih 079130 irsaliye nolu faturaya konu makinenin 14/04/2017 tarihinde müvekkilinin fabrikasına montaj için getirildiğini, kurulum aşamasında eksiklikler bulunması nedeniyle tutanak tutularak fotoğraf çekimi yapıldığını, davalının bu eksiklikleri tamamlayacağını taahhüt etmesi üzerine makinenin kurulumunun yaptırıldığını, ancak devam eden süreçte davacının gerekli verimi almasına engel olan yeni eksikliklerin ortaya çıktığını, bu eksikliklerin davalı tarafa bildirildiğini, müvekkilinin bu sebeplerle üretim kaybına uğradığını, bunun davalı tarafça tazmini gerektiğini, sözleşme konusu makinenin sıfır olmayıp daha önce başka bir firmaya satıldığı ve o firma tarafından makinenin iade edildiğinin öğrenildiğini, bu haliyle makinenin ayıplı mal kapsamında olduğunu ve davalının ağır kusurlu olduğunu, davalıya ihtarname gönderildiğini, ancak davalının ihtarnamenin gereğini yapmadığını ileri sürerek, sözleşme konusu aynı makinenin ayıpsız misli ile değiştirilmesine, üretim kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının dava konusu makinenin ücretsiz onarılmasını isteyerek seçimlilik hakkını kullandığını, makineyi kullandıktan sonra makinenin ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinin yerinde olmadığını, dava konusu edilen makinenin ikinci el ya da kullanılmış bir makine olmadığını, dava konusu uyuşmazlıktaki türden bir makinenin daha önce başka bir müşteriye satılıp daha sonra geri alınmasının o makineyi otomobillerde olduğu gibi ikinci el yapmayacağını, davacının söz konusu makineyi teslim anına kadar ne kadar üretim yaptığını da bilerek ve görerek teslim aldığını, davacının makinenin Oktay Mobilya'ya teslim edilmek üzere ...Finansal Kiralama A.Ş'ye satışı yapıldığını ve makinenin ikinci el olup ayıplı olduğunu iddia ettiğini, ancak makinenin ayıplı olması sebebiyle değil adı geçen firmanın daha üst bir model makine almak istemesi sebebiyle iade edildiği, davacının makineyi teslim aldığında 800 metre bantlama işlemi yaptığını bilerek teslim aldığını, iradesinin fesada uğratıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının makineyi halen kullanmaya devam ettiğini, makinenin davacıya gümrükte hasarsız teslim edildiğini, fabrikasına nakli ve indirilmesi işleminin de davacı tarafından yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece taraflar arasında imzalanan 08/03/2016 tarihli sözleşmede malın sıfır olarak satıldığına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, ancak 0305531 numaralı gümrük beyannamesinde dava konusu makinenin kullanılmamış olduğunun belirtildiği, ayrıca aynı makinenin 28/11/2016 tarihinde ...Finansal Kiralama A.Ş'ye yeni ve kullanılmamış olarak 128.500,00 Euro bedelle satıldığı, davacının ise aynı makineyi 124.000,00 Euro bedelle 07/04/2017 tarihinde satın aldığı, bu anlamda davacının iradesinin sıfır makine almak yönünde olduğu, zira davacının davalıya sıfır makine bedeli ödediği, dosyada mevcut 10/04/2019 tarihli bilirkişi heyetinden alınan rapora göre dava konusu makinenin kullanılmış olduğunun tespit edildiği, dinlenen tanık beyanları ile dava konusu makinenin kullanılmış olduğunun beyan edildiği, bu anlamda davalı satıcının TBK'nın 225. maddesi kapsamında ağır kusurlu olduğu ve kendisine ayıbı süresinde bildirilmemesi sebebiyle sorumluluktan kurtulamayacağı, malın misli eşya olduğu davalı tarafından davacıya satılan Ima Novımat Compact L12 kenar bantlama makinasının ayıplı olması nedeniyle, bu ayıplı emtianın davalıya iadesi halinde davalı tarafından ayıpsız bir benzeri ile değiştirilip yenisinin davacıya verilmesi gerektiği, davacının üretim kaybından kaynaklı kar kaybı zararına ilişkin olarak davacının hesaplamaya esas olmak üzere bilgi ve belgeleri dosyaya ibraz etmediği ve bu anlamda davacının kâr kaybına ilişkin tazminat talebinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davalı tarafından davacıya satılan Ima Novımat Compact L12 kenar bantlama makinasının ayıplı olması nedeniyle, bu ayıplı emtianın davalıya iadesi halinde davalı tarafından ayıpsız bir benzeri ile değiştirilip yenisinin davacıya verilmesine, üretim kaybı nedeniyle tazminat talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, davacı ile davalı arasındaki sözleşmede satım konusu bantlama makinesinin gümrükte olduğu, kurulum ile ...süresinin başlayacağının belirtildiği, bedelinin 124.00 Euro olduğu, sözleşmede açıkça yazılmasa dahi, malın gümrük beyannamesinin davacı adına düzenlendiği, bu durumda sözleşme ile sıfır bir bantlama makinesinin satıldığı, ancak davalı tarafça davacıya teslim edilen makinenin daha önce başka bir firmaya satılıp iade edildiği, bu durumun davalının da kabulünde olduğu, davacının iradesinin sıfır makine almak yönünde olmasına rağmen davalı tarafından daha önce kullanılmış makinenin davalıya teslim edilmesinde davalının ağır kusurlu olduğu, ağır kusurlu olan davalının satılandaki kusurun kendisine süresinde bildirilmediğinden bahisle sorumluluktan kurtulamayacağı ve davacı alıcının sahip olduğu seçimlik hakları kullanabileceği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. (ONANMASINA)

Sonuç Olarak

Türk Borçlar Kanunu’nun 225 inci maddesi:

“(1) Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz.

(2) Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.”

şeklindedir. Düzenlemeye göre satıcının hangi hallerde ağır kusurlu sayılacağı açıklığa kavuşturulmamış, bu hallerin her somut durumda yargı kararı ile belirlenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Yargıtay uygulamalarına göre alıcının da satıcının da tacir olduğu hallerde basiretli davranma yükümlülüğü ile ağır kusurlu satıcılık hali arasında bir çatışma ortaya çıkar. Yukarıda paylaşılan kararda da açıklandığı üzere, alıcının sıfır ürün satın alma beklentisi ile sözleşme imzaladığı bir ilişkide, alıcının sıfır olmayan (kullanılmış) bir ürünü teslim etmesi ağır kusur sayılmış ve ihbar yükümlülüğü kaldırılmıştır. Hangi hallerde ayıp bildiriminin şart olduğu şu yazımızda incelenmişti.  

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 05.01.2022

Kadir Uyanık

Av. Kadir Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir. Çalışmalarını Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku alanında yoğunlaştırmıştır.