Şirket Yöneticilerinin SGK Borcu Sorumluluğunu Kaldırma: “Haklı Sebep” Kavramı

1- Anonim ve Limited Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğu

Anonim ve limited şirket yöneticileri ya da 5510 sayılı Kanun’un 88/20 maddesinde tek tek sayılan haliyle; “kanuni temsilcileri” – “yetkillileri” – “üst düzey yöneticileri” – “yönetim kurulu üyeleri” şirketin SGK borçlarından şahsi malvarlıkları ile kendi görev dönemlerinde tahakkuk eden borç miktarı ile sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüş, iptali istenmiş ise 2019 yılında verilen karar ile düzenleme Anayasa’ya aykırı görülmemiştir. Limited şirket ortak ve yöneticilerinin SGK borcu sorumluluğu hakkında daha fazla bilgi için buraya, Anonim şirket ortaklarının ve yöneticilerinin sorumluluğu hakkında daha fazla bilgi açmak buraya tıklayınız.

2- Yöneticilerin Sorumluluğunun Tek Şartı: “Haklı Sebep Olmaksızın Ödenmezse” Kavramı

5510 sayılı yasanın yürürlüğünden evvel uygulanan 506 sayılı Kanun’da da düzenlemesi bulunan “haklı sebebin” neler olabileceği akademik çalışmalarda ve yargı kararlarında tartışılmaktadır. Bahsi geçen kanuni düzenlemede yer alan şirketin borcunu “haklı sebep olmadan” ödememesi ifadesinin kapsamı yöneticilerin sorumluluğunu kaldırmak için kullanılabilir. Hangi sebepler yöneticiler için SGK borcunun ödenmemesi noktasında “haklı sebep” teşkil eder? Örneğin ödeme yapma yetkisine sahip olmamak, banka hesaplarına erişim izni olmamak ya da bir üst pozisyondaki kişiye defalarca uyarıda bulunmasına rağmen ödeme yapılmaması SGK borcundan sorumluluğu kaldıran haklı sebepler olabilir mi? Konu hakkında aşağıdaki güncel Hukuk Genel Kurul kararının yol gösterici olabileceği düşünülmektedir. Kararda özetle, şirketin iflasının açıklanması ve iflas erteleme davasında ihtiyati tedbir kararı verilmesi halleri haklı sebep olarak görülmüş ve yöneticilerin sorumluluğu kaldırılmıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.11.2019 tarihli, 2016/1859 E.  ,  2019/1141 K.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dışı .. İmalat ve Ticaret Anonim Şirketi hakkında açılan iflasın ertelenmesi davasında verilen 08.08.2007 tarihli ihtiyati tedbir kararının 23.03.2012 tarihinde kaldırılmış olması karşısında, dava dışı Anonim Şirketin prim borçlarından dolayı davacıya gönderilen ödeme emirlerinde 08.08.2007 tarihi sonrasına ait prim borçları yönünden ihtiyati tedbir kararının 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde ve 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesinde belirtilen prim borçlarını ödeyememesinin haklı nedeni teşkil edip etmeyeceği ve davacının bu tarih sonrasına ait Kurum alacağından sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Somut olayda, dava dışı … İmalat ve Ticaret Anonim Şirketi'ne ait 2 1411 09 01 0386632 034 15 52 sicil numaralı işyerine, işyerinin 2003/2. ayı ile 2009/1. ayları arasındaki çeşitli dönemlere ait prim borçları nedeniyle Kurum tarafından 6183 sayılı Kanun kapsamında takip başlatıldığı, söz konusu takip nedeniyle düzenlenen ödeme emirlerinin şirket üst düzey yöneticisi olması nedeniyle davacıya 12.12.2011 tarihinde tebliğ edildiği, dava dışı .. İmalat ve Ticaret Anonim Şirketi hakkında açılan iflasın ertelenmesi davasında 08.08.2007 tarihinde ihtiyati tedbir yoluyla takiplerin durdurulmasına kararı verildiği, yapılan yargılama sonucunda iflas erteleme taleplerinin reddi ile borca batık olduğu anlaşılan şirketin iflasına, ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına..." karar verildiği, mahkeme kararının 24.10.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken yasal düzenlemelerin açıklanması gerekmektedir.

5510 sayılı Kanun'un 88. maddesinin 20. fıkrasında açıkça, haklı sebepler olmaksızın deyimine de ver verilmiştir. Primlerin ödenememesi haklı bir neden sonucu ise, prim borcundan ötürü yönetim kurulu üyeleri şahsen sorumlu tutulamazlar. Diğer bir anlatımla prim borcunun ifasını engelleyen zorunlu hâller yönetim kurulu üyeleri açısından da haklı sebep teşkil eder ve haklı nedenin varlığı hâlinde, prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenle birlikte mütesesilen sorumlu tutulamazlar.

Haklı nedenlerin neler olduğu konusunda, 5510 sayılı Kanun'da bir açıklık bulunmamaktadır. Hangi hâllerin haklı sebep teşkil ettiği, her bir davadaki özel koşullar ile hukuki ve maddi olayların özelliklerine göre mahkemece belirlenmelidir. Bu belirleme yapılırken; diğer yasalardaki düzenlemelerden yararlanılmalı ve özellikle sosyal güvenlik ilkeleri göz önünde tutulmalıdır.

Somut olayda dava dışı şirket hakkında verilen 08.08.2007 tarihli ihtiyati tedbir kararından önceki prim borçlarından davacının dava dışı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu hususunda yerel mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Bu tespitten sonra, 08.08.2007 tarihinden sonraki prim borçları yönünden dava dışı şirket hakkında açılan iflasın ertelenmesi davasında verilen 08.08.2007 tarihli ihtiyati tedbir kararının, iflasın açılması kararı ile birlikte 23.03.2012 tarihinde kaldırılmasının 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde ve 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesinde yer alan haklı sebep kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği yerel mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık konusu olduğundan iflasın ertelenmesi müessesesinin de incelenmesi gerekmektedir.

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere İİK'nın 179/b maddesindeki “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz...” düzenlemesi uyarınca primler tahsil edilemez. Dolayısıyla iflasın ertelenmesi durumunda söz konusu tahsil imkânsızlığı, yönetim kurulu üyesinin veya üst düzey yöneticinin kusurundan değil, doğrudan Kanundan doğduğundan, yönetim kurulu üyesi veya üst düzey yönetici yönünden 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesinde yer alan “haklı sebep” kavramı kapsamında kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda dava dışı şirket hakkında malvarlığının korunmasına yönelik tedbirlerin alınması için 08.08.2007 tarihi itibariyle iflasın ertelenmesine ilişkin tedbir kararı verildiğinden davacının 08.08.2007 tarihi sonrasına ait prim borçlarını ödeyememesinin haklı nedeni teşkil edeceği ve bu tarih sonrasına ait Kurum alacağından sorumluluğunun bulunmayacağı açıktır.
Diğer taraftan Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.03.2012 tarihli ve 2011/19 E., 2012/186 K. sayılı kararı ile dava dışı şirketin 23.03.2012 tarih itibariyle iflasına ve iflasın ertelenmesi davası açıldıktan sonra verilmiş bulunan tüm ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmekle İİK'nın 184. maddesi uyarınca iflâs açıldığı zaman müflisin malvarlığına dâhil olan bütün mal, alacak ve hakları iflâs masasına girer.

O hâlde tahsil imkânsızlığı, iflas ertelemeye göre daha ağır sonuçlar doğuran iflasın açılması durumunda da yönetim kurulu üyesi veya üst düzey yönetici hakkında “haklı sebep” kavramı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç

Şirketin SGK borcundan sorumluluk düzenlemesi, şirket yöneticilerini zorlayan, hukuki ve mali sorumluluklarını arttıran bir düzenlemedir. Bu borçtan kurtulmanın yolları, hukuki çözümleri aranmaktadır. Düzenlemede yer verilen “haklı sebep olmadan” ödenmemesi ifadesi, şirket yöneticilerine bir çıkış yolu sunabilmektedir.

Şirketin borçlarının ödenmemesinde “haklı bir sebebin” bulunduğunu iddia etmek ve sorumluluktan kurtulmak mümkündür. Şirketin iflasının açıklanması, iflasının ertelenmesi davasında ihtiyati tedbir kararı verilmesi şirketin SGK borçlarını ödememesi için haklı sebepler olup şirket yöneticilerinin sorumluluğunu kaldırır.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya e-mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 25.12.2020 

Kadir Uyanık

Av. Kadir Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimi görmektedir. Çalışmalarını Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku alanında yoğunlaştırmıştır.