Uluslararası Koruma Başvurusunun Reddi Kararına İtiraz Gerekçeleri

1- Uluslararası Koruma Talebine İlişkin Mülteci Sözleşmesi

Cenevre Sözleşmesi olarak da anılan 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşmesi’ne taraf olan Türkiye, aynı zamanda 1967 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin New York Protokolü’ne de katılmıştır. Türkiye bu sözleşmedeki “mülteci” tanımlamasına şerh koymuş, Avrupa dışındaki ülkelerden gelenleri şartları taşıması halinde “şartlı mülteci” veya “ikincil koruma” statüsünde kabul edeceğini ifade etmiştir.

Sözleşmeye göre: “ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her şahsa uygulanacağı” kararlaştırılmıştır.

Yine Sözleşme’nin 33. Maddesi; “Hiçbir Taraf Devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade etmeyecektir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Sözleşmeye göre şu kişilerin uluslararası koruma talebi kabul edilmez:

(1) Vatandaşı olduğu ülkenin korumasından kendi isteği ile tekrar yararlananlar,

(2) Vatandaşlığını kaybettikten sonra kendi arzusu ile tekrar vatandaşlık kazananlar,

(3) Yeni bir ülke vatandaşlığı kazananlar vatandaşlığını yeni kazandığı ülkenin himayesinden yararlanabiliyorsa,

(4) Kendi arzusu ile terk ettiği veya zulüm korkusu ile dışında bulunduğu ülkeye kendi arzusu ile tekrar yerleşmek üzere dönenler,

(5) Uluslararası koruma statüsü tanınmasını sağlayan koşullar ortadan kalktığı için vatandaşı olduğu ülkenin korumasından yararlanmaktan sakınmaya artık devam edemeyecek olanlar.

Yukarıda sayılan kişiler vatandaşı olduğu ülkenin himayesinden yararlanmayı reddetmek için önceden geçerli zulme ait haklı sebepler ileri sürebiliyorlarsa koruma statüsü kazanabilirler.

(6) Tabiiyetsiz (Vatansız) olup da, koruma talebine yol açan koşullar ortadan kalktığı için, normal ikametgahının bulunduğu ülkeye dönebilecek durumda olanlara koruma sağlanmaz. Ancak işbu fıkra, normal ikametgahının bulunduğu ülkeye dönmeyi reddetmek için önceden maruz kaldığı zulme bağlı haklı sebepler ileri sürebilenlere uygulanmaz.

2- Uluslararası Koruma Talebine İlişkin Türkiye Mevzuatı

2.1. Mülteci Kavramının Tanımı

Avrupa ülkelerinden geliyor olmak şartı bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de mülteci statüsüne sahip uluslararası korumadan yararlanma imkanı yok denecek azdır.

2.2. Şartlı Mülteci Kavramının Tanımı ve Kapsamı

Şartlı mülteci statüsü verilen kişiler, üçüncü bir ülkeye yerleştirilene kadar Türkiye’de kalabilirler. Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar nedeniyle;

(1) ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayanlar,

(2) söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyenler,

(3) bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyenler,

(4) söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyenlere şartlı mülteci statüsü verilebilir.

2.3. İkincil Koruma Kavramının Tanımı ve Kapsamı

Mülteci veya şartlı mülteci statüsüne dahil olmayan ve fakat vatandaşlığı bulunduğu veya ikamet ettiği ülkeye gönderilmesi halinde;

(1) Ölüm cezasına mahkûm olacak veya ölüm cezası infaz edilecek olanlara,

(2) İşkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak olanlara,

(3) Uluslararası veya ülke genelindeki silahlı çatışma durumlarında, ayrım gözetmeyen şiddet hareketleri nedeniyle şahsına yönelik ciddi tehditle karşılaşacak olanlara,

Menşe ülkesinin veya ikamet ülkesinin korumasından yararlanamayan veya söz konusu tehdit nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancı ya da vatansız kişiye, statü belirleme işlemleri sonrasında ikincil koruma statüsü verilir.

2.4. Kabul Edilemeyecek Olan Uluslararası Koruma Başvuruları

Aşağıdaki durumda bulunan yabancıların uluslararası koruma başvuruları reddedilir:

(1) Birleşmiş Milletler organı veya örgütünden hâlen koruma veya yardım görüyorsa,

(2) Koruma talebi öncesi uluslararası belgelerde tanımlanan bir suç işlemişse,

(3) Koruma talebi öncesi sığındığı ülkenin dışında siyasi olmayan ağır bir suç işlemişse,

(4) Uluslararası koruma başvurusu yapmadan önce, Türkiye dışında hangi saikle olursa olsun zalimce eylemler yaptığını düşündürecek nedenler varsa,

(5) Yukarıda sayılan suç ya da fiillerin işlenmesine iştirak eden veya bu fiillerin işlenmesini tahrik edenler,

(6) Kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından tehlike oluşturduğuna dair ciddi emareler bulunan yabancılar,

(7) Türkiye’de işlenmesi hâlinde hapis cezası verilmesini gerektiren suç veya suçları daha önce işleyen ve sadece bu suçun cezasını çekmemek için menşe veya ikamet ülkesini terk eden yabancılar,

(8) Başvurucunun yeterli ve etkili nitelikte korumadan hâlen faydalanabileceği bir ülkeden geldiğinin ortaya çıkması durumunda,

(9) Başvurucunun uluslararası koruma başvurusu yaptığı veya başvurma imkânının olduğu güvenli üçüncü bir ülkeden geldiğinin ortaya çıkması durumunda.

(10) Koruma statülerinden herhangi birinin şartlarını inandırıcı biçimde taşıdığını ortaya koyamayanların başvuruları reddedilir.

3- Uluslararası Koruma Talebinin Reddi Kararının İptali Davası

3.1. Uluslararası Koruma Talebinin Reddi Kararının İptali Davasına Dayanak Sebepler

Başvurunun yukarıda sayılan nedenlerden hangisi gerekçe gösterilerek reddedildiğinin tespiti önem arz etmektedir. Uygulamada genellikle “şartlı mülteci” veya “ikincil koruma” şartlarının sağlanamadığı gerekçesi ile ret kararı verilmektedir. Genel geçer gerekçe ve yetersiz inceleme / araştırma üzerine verilen uluslararası koruma talebinin reddi kararının iptal edildiği, başvurucunun iddialarının gerçekliğinin araştırılması, nesnel ve öznel olarak “etkinliğinin” değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir. 6458 sayılı Kanun’un 78. Maddesi “Olumsuz kararın tebliğinde, kararın maddi gerekçeleri ve hukuki dayanakları da belirtilir.” Şeklinde düzenlenmiştir. İdarenin uluslararası koruma talebinin reddi kararında hukuki dayanaklarını ve maddi gerekçelerini göstermemesi tek başına idari işlemin iptali sebebidir.

“Dolayısıyla kamu makamlarının başvurucular tarafından menşe ülkelerinde var olduğunu iddia ettikleri risklere ilişkin araştırma ve değerlendirme yapmadan verdikleri sınır dışı etme işlemleri sebebiyle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” ( Anayasa Mahkemesi’nin 03.12.2020 tarihli, 2016/43088 sayılı kararı )

3.2. Uluslararası Koruma Talebinin Reddi Kararının İptali Davası Açma Süresi

Uluslararası koruma talebinin reddi davası, ret kararı üzerine verilen sınır dışı etme kararının iptali davasının karıştırılmaması gerekir. Sınır dışı etme kararına karşı açılacak dava, 6458 sayılı Kanun’un 53. Maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde açılmalıdır. Uluslararası koruma talebinin reddine dair karara karşı açılacak iptal davasının süresi ise kararın niteliğine ve şekline göre değişecektir. Esas hakkında karar verilmesi nedeniyle açılacak iptal davasında dava açma süresi 30 gün olmakla birlikte bazı hallerde dava açma süresi 15 gün olarak belirlenebilmektedir. Dava açma süresi hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.

Sonuç Olarak

Uluslararası koruma talebinin reddi (menfi) karar, çoğunlukla başvurucunun “şartlı mülteci” veya “ikincil koruma” statülerine ilişkin genel şartları taşımadığı, 6458 sayılı Kanun’un 78/4 maddesi uyarınca başvurucunun “zulüm veya ciddi zarar görme tehdidine karşı vatandaşı olduğu ülke veya önceki ikamet ülkesinin belirli bir bölgesinde koruma sağlanabileceği ve başvuru sahibinin, ülkenin o bölgesine güvenli bir şekilde seyahat edebileceği ve yerleşebileceği” gerekçesi ile ret kararı verilebilmektedir. Bu durumda başvurucunun açacağı iptal davasında hangi hususları ispatlaması gerektiği şu makalemizde açıklanmıştır. Detaylı bilgiye buradan erişebilirsiniz.

Daha fazla bilgi, hukuki danışmanlık ve sorularınız için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 15.03.2021

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.